YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
Önce bir haber: “4 kişilik bir eğitim uçağı şehir mezarlığına düştü. Enkaz yerine koşan bölge halkı şu ana kadar 150 ceset çıkardı. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.” Şaka tabii ki. Böyle bir şey yok.
Ama şöyle bir haber var: KumpasDer adındaki “sivil” toplum kuruluşu, emekli askerlerin kurduğu bir dernek. Amacı, Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat gibi davalarda yargılanan asker ve sivil şahıslardan hayatını kaybedenlerin kan davasını gütmek. Geçenlerde bu derneğin 3’üncü olağan genel kurulu yapılmış. Cemaatin kurduğu kumpaslar yüzünden hayatlarını kaybettiğini iddia ettikleri 39 kişilik bir de liste yayınlamışlar.
Sanırsınız bu 39 kişi cezaevlerinde işkence altında ölmüşler! Listeyi tek tek inceledim.
39 kişiden 18’i hiç tutuklanmamış bile. Bunların hepsi ya eceliyle ölmüş ya da bir kazada hayatını kaybetmiş.
Listede 10-12 gün tutuklu kalanlar bile var. Mesela bu davalarda sembol haline getirilen Deniz Yarbay Ali Tatar sadece 10 gün tutuklu kalmış. Serbest kaldıktan sonra savcılığın tahliye kararına itirazı sonucu yeniden tutuklanmasına karar verilmiş. Bu kararı duyan Tatar, lojmanında beylik tabancasıyla intihar etmiş.
Listede adı olanlardan sadece 8’i 2 yıl ve üzerinde hapis yatmış. 13 kişi 2 yıl ve altında yatıp çıkmış. En uzun süre hapiste kalan tek kişi Muzaffer Tekin. 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında el bombaları ve C4 patlayıcı bulunduğu ihbarını alan polis yaptığı aramada 27 adet el bombası buldu. Yapılan araştırmalar emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’e ulaşınca Tekin’in evini basan polis, Ergenekon-Lobi belgesine ulaştı. Ardından her şey çorap söküğü gibi geldi. Muzaffer Tekin, yargılama sonunda 117 yıl hapis cezası aldı. 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 10 Mart 2014 tarihinde tahliye oldu. 1 Nisan 2015’te de pankreas kanserinden öldü.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Cezaevinde hayatını kaybeden 3 kişiden biri Enver Arpalı, 5 ay tutuklu kaldıktan sonra kendini asarak intihar etmiş. Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Arpalı’nın intiharıyla ilgili ‘Kişi intiharı kafasına koymuşsa yapar‘ demesi çok tartışıldı.
Cezaevinde hayatını kaybeden ikinci kişi Kaşif Kozinoğlu, 10 Mart 2011’de Oda TV soruşturması çerçevesinde devletin güvenliğini tehlikeye atacak gizli belgeleri Soner Yalçın ve arkadaşlarına verdiği gerekçesiyle tutuklandı. Cezaevinde şüpheli bir kalp krizi geçirerek öldü. Kozinoğlu ile aynı koğuşta yatan Atilla Uğur’un senaryo danışmanı olduğu Kurtlar Vadisi adlı dizide, Kozinoğlu karakteri hakkında verilen ölüm emri sonucu öldürüldü. Tesadüfe bakın ki dizinin yayınlanmasından 3 gün sonra Kozinoğlu hayatını kaybediyor.
Üçüncü kişi ise Murat Özenalp. Deniz Kurmay Albay Özenalp, Balyoz soruşturması kapsamında 22 Ağustos 2011’de tutuklandı. Mamak Askeri Cezaevi’nde 26 Nisan’da ailesiyle yaptığı açık görüş sırasında beyin kanaması geçirerek kaldırıldığı GATA’da hayatını kaybetti.
O dönemde bu davalarda gözaltına alınan yüzlerce isimden hiçbiri en ufak bir kötü muameleye maruz kalmadı, tek bir işkence iddiası olmadı. Aksine İlhan Selçuk gibi isimler, polisin olumlu anlamda değiştiğini, kendisine iyi muamele yapıldığını anlattı. Tutuklu paşaların cezaevinde nasıl saltanat sürdürdükleri çok yazıldı.
2014’teki tahliyeler, 17-25 Aralık’ta suçüstü yakalanan AKP iktidarının bu durumdan kendini kurtarmak için Ergenekon-Balyoz çetesiyle yaptığı anlaşma sonucunda gelmişti. Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Ergenekon-Balyoz davalarını kastederek “milli orduya kumpas kuruldu” sözlerinin ardından bir takım yasal düzenlemeler yapılmış ve nokta atışı görevlendirilen hakim ve savcılar tarafından bu çete aklanmış pir ü pak hale getirilmişti.
KumpasDer listesinde Özden Örnek, Teoman Koman ve Çetin Dizdar gibi generaller var ama İlker Başbuğ, Çetin Doğan gibi isimler nedense yok. Belli ki kendi içlerinden bir grup bile bunların masumiyetine pek inanmıyor. Tıpkı AKP’lilerin işine gelince “Ergenekon-Balyoz sapına kadar gerçekti” deyip, işine gelmeyince de “Milli Orduya kumpas kuruldu” demesi gibi! Öte yandan 2015 yılında Zaman Gazetesi’nden Doğan Ertuğrul’a röportaj veren Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in anlattıkları Oda TV tayfasını epeyce huzursuz etmişti.
Kumpasder’cilere bakarsanız, cemaat hiçbir suçu günahı olmadığı halde Türkiye’nin yarısına kumpas kurmuş! Bu isimlerin büyük kısmının ne gerekçelerle tutuklandığını kimse bilmiyor, bilmek de işine gelmiyor. Mesela, Kuddusi Okkır’ın Muzaffer Tekin’in ifadeleri üzerine tutuklandığını… İlhan Selçuk’un hiç tutuklanmadığını… Türkan Saylan’ın bırakın tutuklanmayı gözaltına dahi alınmadığını, sadece evinde arama yapıldığını vs…
Adolf Hitler’in ”Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz insanlar inanır. İnsanları bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar söyleyin.” dediği rivayet edilir. KumpasDer’ciler de aynen böyle…
Gelelim asıl konumuza…
Bu aralar Hizmet Hareketi’ne mensup oldukları için haklarında işlem yapılanların sayısı 600 bine yakın. Geçen Kasım ayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “559 bin kişiye işlem yapıldığını, 261 bin 700 kişinin gözaltına alındığını, 91 bin 287 kişinin tutuklandığını…” söyledi.
Cezaevleri tıklım tıklım. Sürekli yeni cezaevleri yapılıyor olmasına ve adi suçlular için infaz indirimi yapılarak yaklaşık 40 bin suçlunun salıverilmesine rağmen bazı koğuşlar kapasitesinin birkaç katı doluluğa sahip.
İşkenceden ve kötü muameleden ölenlerin sayısı belli değil. Bazı internet hesapları bu amaçla bir veri tabanı oluşturmuş. Bunlardan birisi olan Zulümle Bitirilen Hayatlar isimli internet sitesinde yer alan bilgilere göre bu süreçte 447 kişi hayatını kaybetmiş. Bu rakamlara dahil olmayan çok isim de vardır. 15 Temmuz gecesi iktidarın milislerinin kaç kişinin canına kıydığı belli değil mesela
Ne zaman bu mağduriyetlerden söz etseniz, “Ama onlar da Kuddusi Okkır’a neler yapmıştı!” diye başlayan itirazlarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin bu tiplerin önde gelenlerinden olan Korkak ve yalancı bir “duayen”, defalarca yalanlanmasına rağmen her fırsatta şu sözleri söylemekten utanmıyor:
“80 yaşındaki İlhan Abi’yi… Hastalığının terminal safhasındaki Türkan Hocamızı sabahın köründe evinden alıp götüren, zindanlara tıkan… Ali Yarbayımı ölüme sürükleyen… Kuddusi Okkır’ın hasta bedenini çiğneyen… Onlardır işte…”
Ergenekon-Balyoz davalarında çok ciddi suçlamalar vardı. Bunları beraat ettiren hakimler bile verdikleri kararın konjonktürel olduğunu pekâlâ biliyorlar. Zaten aralarında arada az sürtüşme olsa hemen “sapına kadar gerçekti” çıkışlarının sebebi de bu. Hepsi de ihtiyaç olduğunda birbirinin defterini dürmek için malzeme biriktiriyor.
Ertuğrul Özkök gibi Ergenekon-Balyoz çetesine “duyarlı” tipler, gözaltına alınan 261 bin kişi veya tutuklanan 91 bin kişi ya da bırakın onları cezaevlerinde sarma sarıp, öğrencilere burs verdikleri için tutuklu bulunan 11 bin kadın ve 800’e yakın bebek hakkında bugüne kadar tek kelime etmedi. Ne o ne de yandaşları… “Çok merhametli gidiliyor” dedikten sonra arada bir “duyar kasan” İslamcı mahallenin kalemşorları “Meriç’te çocukların ölmesi kötü bir şey ama bunun sorumlusu da Fütü’dür şekerim” diyerek vicdanlarını rahatlatıyorlar
Bu ifritten süreçte bizlere düşen en önemli görev, bugün yapılanların birini bile atlamadan kayıt altına almaktır. Malvarlıklarına el koymadan, bir gün dahi olsa tutuklu kalanlardan başlayıp işkence altında hayatını kaybedenlere kadar, hepsinin tek tek kaydedilmesi lazım. Bu suçları işleyen hakim, savcı, polis ve medyadaki tetikçilerine kadar hepsini…
Gırtlağına kadar suça batmış bir çetenin elemanları için ana akım medya dahil, gece gündüz güzellemeler yapıldığı bir yerde karıncayı ezmemiş insanların seri katillerden daha tehlikeli addedilerek cezalandırılması unutulmamalı.
En büyük rahatsızlıklarından biri de yurtdışında olup da bu çetenin ipliğini pazara çıkaran gazeteciler ve STK’lar. “Biz bu işkenceleri yapmazdık ama, ah şu yurtdışından konuşan Fütücüler var ya…” cümlesinin Türkçesi, “İstediğimiz gibi işkence yapalım ama bunları kimsecikler duymasın.” demektir.
Bu yüzden nefesimiz yettiği ölçüde bu çetenin yaptıklarını duyurmak boynumuzun borcu olsun.
Kaynak:TR724
post hakkında tartışma