Kübra Kuzan, babası hayatta olduğu halde, devlet eliyle yetim bırakılan binlerce çocuktan biriydi. Babası Ertuğrul Kuzan, iftiralar atılarak sözde soruşturmalarla cezaevine girdiğinde Kübra, daha beş aylıktı. Emeklediği, yürüdüğü, ilk dişini çıkardığı, ilk kelimelerini söylediği zamanların hiç birinde babası yanında yoktu. Bebek çağında cezaevinin soğuk duvarları ile tanıştı. Kim bilir, kaç açık görüş sonrası babasının kucağından ayrılırken, “Baba, sen de bizimle gel!” diye ağladı. Binlerce masum yavru gibi, cezaevini babasının iş yeri zannedip “Anne, babamın işi ne zaman bitecek?” diye defalarca kaç kere sordu? Küçücük yaşında narin omuzlarına binen yük çok fazlaydı. Dört yaşında beyin sapı tümörüne yakalandı. Ailenin tek isteği, bu ağır hastalığı kızlarının babası ile birlikte atlatmasıydı. Olmadı. Ertuğrul Kuzan’ın haksız yere hapsedildiğini bile bile Savcı, acılı babanın kızını görmesine bile izin vermedi. Uzun süre sonra kısa bir izin çıktığında ise artık çok geçti. Masum yavru, babasını tanıyamadı. Kübra, bugün anne, babasının inşallah şefaatçisi olarak cennet kuşu oldu. Acılarla dolu, kısacık dünya hayatı bitti. Bir kavuşma daha mahşere kaldı. Geride çilekeş annesini, ona doyamayan babasını, daha dokuz yaşında hayatın her türlü acısını tatmış abisini bırakarak sonsuz güzellik yurdunun çiçeği oldu. Rabbim ailesine, sevenlerine sabrın en güzelini versin. Amin.
post hakkında tartışma