Mali’de görev yapıyordu. Okulu haramiler tarafından gasp edilince çareyi Fransa’ya sığınmakta buldu… Burada yakalandığı amansız hastalığa vücudu daha fazla dayanamadı, yenik düştü ve yüzlerce masum gibi o da Hakk’a yürüdü… Yasin Öğretmenin vefatının ardından neredeyse bir yıl geçti…
Muhacir öğretmen Yasin Karaman’ın ve aziz şehitlerin hatırasına saygıyla…
Hayat Sürgünü Sona Eren Muhacir Yasin*
Erzincan’a söyleşiler içim gittiğim zaman tanışmıştım Yasin’le. O zamanlar üniversiteli olup kendisinden daha genç üniversitelilere rehberlik yapıyordu. Anılarımda hoş izler bırakan bir sosyal, din, tarih sohbeti yapmıştık…
Sonra aradan yıllar geçti. Ben Fransa’ya geldikten bir yıl sonra Yasin de bu ülkeye gelmişti. Ben ilk anda çıkartamadım ama o kendini ve Erzincan hatıramı canlandırarak tanıttı kendini.
Yasin üniversiteyi bitirdikten sonra Senegal’e, oradan Gine’ye daha sonra da Mali’ye öğretmen olarak hicret etmiş.
Ama her yerde olduğu gibi kem ve haset nazarlar sonunda bulunduğu ülkeye de baskılar yapmaya başladılar. Sermayesi hamaset olanlar yeni bir medeniyet inşa etmek uğruna ömürlerini feda edenlerin bin bir zahmet ve fedakarlıkla açtıkları okulları kapatmaları veya kendilerine devretmeleri karşılığında fakir ülkeye rüşvet teklif ettiler. Bu rüşvetin içerisinde İstanbul belediyesinin eskimiş 50 otobüsü de vardı.
Yasin Fransız yetkililerle oturum mevzuları için yaptığı mülakatta memur onun hikayesini dinledikten sonra, ”nasıl oluyor da 20 yılı aşkındır bulunduğunuz ülkenin en iyi okulu haline gelip, en üst düzey devlet adamlarının çocukları okuduğu bu kurumu 50 otobüs karşılığı kapatırlar? Nasıl bir vefasızlık bu?’ diye sorunca Yasin de Fransız’a, ”hadi sıfır model otobüsler olsa yine anlayacağız da bir de ikinci el arabalara bizleri satmazlar mı… İşte o bize fena dokundu” der.
Fransız memur bu cevap karşılığı uzun uzun gülme krizine tutuluyor.
Onun gibi iyilik ve tevazu timsali dostların içtenlikleri Batılı insanları çok etkiliyor.
Yasin, Avrupa’ya geldikten kısa süre sonra kolon kanserine yakalandığını öğrendi. Paris’te hemen tedaviye başladı.
Kemoterapi almasına rağmen genç öğretmen eşi ve bebeğinin geçimi için evlere köy yumurtası ve çiftlik sütü satıyordu. Bu vesileyle kendisiyle az da olsa sık görüşme imkanı buluyordum.
“Senin gezi ve yorum, her paylaşımını ilk okuyanım” diye beni motive ederdi. Nasip ki bir gün sıkı takip ettiğini söylediği sayfamda bugün ölümünü konu ediniyorum…
Daha sonra Fransa’nın Akdeniz şehirlerinden olan Marsilya’ya geçtiler.
Orada da hasta haline rağmen her zamanki pozitif haliyle kalpleri buruk arkadaşlara can oluyor.
Zaman ilerledikçe kanserin artık Yasin’i Allah’a kavuşturacak bir vesileye dönüştüğü anlaşılmıştı.
Bir müddet hastanede yattıktan sonra yapılacak çok bir şey kalmadığından doktorların izniyle evine geçirmişlerdi onu.
Geçen hafta sonu ziyaret niyetimin son anda iptal olmasının ızdırabını şu an yaşıyorum.
Son iki gün şuuru kapanmış. O ara Türkiye’den annesi ve ağabeyi geliyorlar. Vefata kadar olan süreçte bir kere gözlerini açıyor ve annesiyle abisiyle helalleşiyor. Hatta görüntülü telefonla babası ile de dramatik bir vedalaşma yaşıyor. Kız kardeşi ve yeğeni ile de görüştükten sonra tekrar uykuya dalıyor.
Zaten son zamanları şiddetli ağrılar içerisinde geçmekteydi…
Mevlid kandili akşamı Marsilya civarındaki gönülden dostları evinde toplanıyorlar.
O mübarek gece sürekli zikirler dualar ve salavatlarla Yasin’in etrafına halelenmiş dostları gören anne o kadar çok duygulanıyor ki Yasin’in eşine olan vasiyetine razı oluyor.
Yasin hanımına, ‘dirimizi istemeyenler ölümüzü ne yapsın’ demiş…
Türkçeyi zor konuşan Kürt Anne, oğlunun etrafındaki yoğun ilgi ve alakayı görünce, ‘vefa buradaymış, Bizim etrafımızda böyle bir dostluk kalmadı. Artık siz neye karar verdiyseniz ben razıyım’ diyor.
Ve Fransa’daki ilk cebri muhacirin bu topraklara böylece defni söz konusu oluyor.
Ve saatler 22.00’yi gösterdiğinde Yasin gıpta edilecek bir sonla, dualarla zikirlerle inleyen bir odada temiz alıp temiz tuttuğu ruhunu Rahman’a teslim ediyor.
O sevimli simaya sahip çocukların, rüşd çağına ermesiyle birlikte kaybettiği safi ve şirin simayı Yasin’de görürdüm. Tıpkı kendisini yetiştiren atmosferdeki nice dostlar gibi. İman başlı başına bir nurdur.
Allah rahmet eylesin Yasin, Rabbim şimdilik ayrıldığın küçük yavrunla cennetlerde buluşmayı nasip etsin. İnanıyorum ki ismini aldığın surede geçtiği üzere Rabbim’in cennetlerini görecek olduğunda, sana bugün terörist diyenler için “keşke onlar da görselerdi Rabbim’in ihsanlarını” diyeceğini.
*Eyüp Ensar / Fransa
post hakkında tartışma