KHK’lı ve tutuklu ailelerin çocuklarına yardım ettiği için tutuklanan ve cezaevinde ölüme sürüklenen Halime Gülsu’nun annesi kızının ölüm yıldönümünde BOLD’a konuştu.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
Halime Gülsu, 15 Temmuz’dan sonra cezaevinde hayatını kaybeden sembol isimlerden biri oldu. Yaşadıkları ne bugün ne de yarın unutulacak gibi değil. Annesi de zaten “Yazın, dünya duysun, tarihe geçsin” diyor.
Gülsu’nun ölümüme sürüklenişi ile ilgili 400 sayfalık bir dosya hazırlandı. Avukatları Tarsus Cezaevi yönetimine ve diğer sorumlulara dava açmaya hazırlanıyor. Bunun için MAZLUMDER Adana Şubesi’nin 4 Mayıs’ta açıklayacağı rapor bekleniyor. Tarsus Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma ise 1 yıl geçmesine rağmen hala sonuçlanmadı.
Tutuklandığında kızının yanında olmayan, cenazesine de gidemeyen annesi Zeynep Gülsu (66) olan biteni Kanada’dan izliyor. Bir yandan üzülüyor, bir yandan acısını sahiplenen insanların varlığıyla teselli buluyor. İngilizce öğretmeni Halime Gülsu’yu vefatının birinci yıldönümünde annesi anlattı.
Röportajı, Halime Gülsu’nun vefatından bir-iki hafta önce Tarsus 3 No’lu Kadın Kapalı Cezaevi’nde çekilen Bold Medya’nın ulaştığı son karesi ve annesi ile birlikte 2017 yazında ziyaret ettikleri Mısır fotoğraflarıyla yayınlıyoruz.
Ne zamandır Kanada’da yaşıyorsunuz?
21 Ocak 2018’de Kanada’ya oğlumun yanına gelmiştim. Hâlâ buradayım. Gelinim hastalanmıştı, zatürre geçiriyordu. Oğlum ‘anne eşim hasta, iki çocuk var, gelebilir misin’ dedi. Karar verdik geldik. Bir daha da gitmedim. Şimdilik buradayım. Dönmeyi de düşünmüyorum. 82 yaşında hasta ablam var. Dün onunla konuştum. Gelmiyor musun diye soruyor. Ülkemi çok seviyorum ama özlemiyorum artık. Kırgınım çok.
Kaç çocuğunuz var?
Dört tane. Üç erkek bir kız. İrfan, Sinan, Zübeyir ve Halime. Halime en küçüğümdü. Beş de torum var, altıncısı yolda.
Kızınızın vefatını nasıl öğrendiniz?
27 Nisan’da vefat etti kızım, bana 28 Nisan’ın sabahında söylediler. Buradaki oğlum öğrenince anneme ben diyemem demiş. Sabah kalktım, evde bir gariplik var. Saat 9-10 gibi bir adam börek alıp gelmiş. Pikniğe mi gidecekler diye düşünüyorum ben. Sonra kızkardeşim aradı, abim aldı telefonu eline. Öyle öğrendim. Ben zaten söylemiştim ‘Benim kızım çıkamaz oradan’ diye. Ağlayıp bağırma çağırma bizde olmaz zaten kızım. Dilimden dökülen ilk cümle ‘Kızımı öldürdüler, Allah da sizi tüketsin’ oldu.
Mersin’de birlikte mi yaşıyordunuz?
Evet, biz birlikte kalıyorduk. Eşim 14 Eylül 2015’te vefat etti. Abileri evli, Halime benim yanımdaydı. Tutuklandığında da kızımın yanında yoktum, görüşlerine de cenazesine de gidemedim (ağlıyor)…
Hakkınızı helal edin sizi üzdük, acınızı tazeledik…
Yok kızım, sen sor ki, dünya duysun, tarihe yazılsın. Ben bir yıldır unutamıyorum. Bizimle bir olan, acımızı paylaşan herkesten Allah razı olsun. Son mektubunu okumuşsunuzdur. Ben de her şeyi mektubundan öğrendim. Çok üzülüyordum, çocuğun bir şeyinden haberim yok diye. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan da Allah razı olsun. Ona da çok dua ediyorum. O ilgilendi, mektuplarını her şeyi ortaya döktü.
Koğuş arkadaşlarıyla görüşme imkanınız oldu mu?
İki kişiyle görüştüm. Biri Adanalı bir hanımdı. Kızımın hastalandığını herkese bu hanım haber veriyor. 20 kişilermiş koğuşta, nöbetleşe baktık dedi. Ağrım yok ama çok halsizim diyormuş. Adı gibi halim selimdi, ne şikayet etti, ne sesini çıkardı dediler. Üst kattaymış Halime. Hastalanmış. Sedye istemişler. Kapıyı da açmamışlar. ‘Bir sürü varsınız, tutun götürün’ demişler. Bunları herkes bilsin, duysun…
En son ne zaman görüşmüştünüz?
20 Şubat 2018’de gözaltına aldılar. Herhalde bundan kısa bir süre önce görüşmüştük. Tam da hatırlamıyorum. Ben zaten Mersin’e dönmek için hazırlanıyordum. ‘Anne iyiyim, beni merak etme’ demişti. Cezaevine girince hiç görüşemedik. 25 Nisan’da abisi açık görüşe gitti. 30 dakika görüştüler. O gün geldiğinde Halime’nin durumu iyi değil eski haline dönmüş demişti. Doktor raporlarına kayıp dediler. Polise verilmiş rapor kayıp olur mu? Abisi tekrar aldı, götürdü. Yine kayıp dediler. Çok haksızlık yaptılar kızıma. Zulüm altında öldü. Koğuştaki arkadaşları hiç ilaç içmediğini söylüyor.
8 yaşından beri hastaydı kızınız. Hastalığı nasıl ortaya çıkmıştı?
Çocukken toprak yerdi, kansız diyordu doktorlar. Liseyi bitirdikten sonra çok hastalandı. Kan tahlilleri yaptılar. O kadar kötü bir hastalık ki, hemen perişan ediyor. Komaya girdi. Mersin’de ilk götürdüğümüz devlet hastanesi artık bizim yapacağımız bir şey kalmadı deyince fakülte hastanesine yatırdık. Oradaki doktoru Burak Akçay üç yıl takip etti kızımı.
Sonra abisi İrfan (Gülsu), Gaziantep’te Mesut Onat diye bir doktor buldu ona. O doktor Elhamdülillah kızımı iyi tedavi etmişti. Bayağı iyileşmişti. Hatta ben buraya gelmeden önce ‘kızım git bir muayene ol’ dedim. Halime gitti, kontrollerini yaptırdı. Doktor bir ilacı daha kesmiş, durumun çok iyi demişti. Gerçekten de öyleydi. Biz de seviniyorduk. Ben de öyle gelebildim buraya. Tam Mersin’e döneceğim zaman tutuklandı. Geldiler gece yarısı kızımı, sıcak yatağından aldılar, evimi de öyle dağıtmışlar ki hiç hakkımı helal etmiyorum. Zirveden zırvasına kadar hiç kimseye…
Nasıl bir çocuktu Halime Gülsu?
Aktif bir çocuktu. Çok saygılıydı bize. Zekiydi. Beni gezdirirdi. Eşim öldü evim yıkılmadı ama kızım öldü evim yıkıldı. Evlat acısı çok zor. Allah kimseye göstermesin. Ama ben mutluyum. Elhamdülillah dini uğruna öldü evladım. Onunla teselli oluyorum.
Nerede, nasıl büyüttünüz…
Eşim Mersin’in Tarsus ilçesinin Pirömerli Köyü’nde imamdı. 1975’te evlendik. 2002’ye kadar aynı köyde kaldık. 27 sene. Halime de o köyde doğdu, büyüdü. İlkokulu bitirince Halime’yi İmam Hatip Ortaokulu’na gönderdik. Hastalanınca okulu bitiremeden Malatya’ya kansızlık tedavisi için gitti. Sonra Malatya’da süper liseye geçti. En son Mersin Dumlupınar Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite imtihanlarına girdi ama hastalığından dolayı iki-üç sefer kazanamadı. Sürekli hastanelerdeydik çünkü.
Sonra İngilizce öğretmeni oldu…
Önce iki yıl İlahiyat okudu kızım. Ama daha sonra Gaziantep Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü okudu. İngilizce Öğretmeni’ydi. Gaziantep Gazikent Lisesi’nde ancak bir yıl öğretmenlik yapabildi. 15 Temmuz’dan sonra eve gelmişti. O gün de kızımla birlikte evimizdeydik. Herkes gibi biz de ilk defa televizyondan duyduk.
post hakkında tartışma